29 Haziran 2021 Salı

Kirpinin Zarafeti - Muriel Barbery (Kitap vs Film)

 Kirpinin Zarafeti son yıllarda okuduğum en olağanüstü romanlardan birisiydi. 2006 yılında çıkan romanın yazarı, Fransız Muriel Barbery. Kitap Fransa'da 1,2 milyon adet satış rakamına ulaşarak uzun zaman çok satanlar listesinde kalmış ve fenomen bir kitap olmuş. 2009 yılında da Türkçe "Yaşamaya Değer" adıyla beyaz perdeye aktarılmış. Kitabı okuduktan hemen sonra filmini de izlemek istedim, kitabın tadını filmde bulmanız her uyarlamada olduğu gibi çok zor, ancak genel olarak filmi kitaba bağlı kalarak başarılı bir şekilde çektiklerini düşünüyorum.



Konusu:

Paris'in çok lüks apartmanlarının birisinin kapıcılığını yapan Renee Michel 54 yaşında dul bir kadındır. Giriş katındaki elli metrekare evinde sıradan bir kapıcı izlenimi vermektedir. Ancak aslında evinin görünmeyen bir bölümünde herkesten sakladığı entelektüel birikiminin kaynağı olan zengin bir kütüphanesi vardır. 

Paloma Josse ise 12 yaşında aynı apartmanda zengin bir ailenin çok zeki bir kız çocuğudur. Babası bir dönem bakanlık yapmış bir milletvekilidir. Paloma iki adet ayrı günlük tutmaktadır ve absürdizm ile ilgilidir. Annesinin genel kültürünü basit, ablasının eğitimini gereksiz görmektedir.Japon kültürüne ilgi duymaktadır. Hayatta yaşamaya değer değerler arar,  hayatını kavanozdaki küçük balığınki gibi görür ve 16 haziran günü kendisini öldürmeye karar verir. Önünde intihar tarihine birkçay vardır, hazırlıklara başlar.



Kakuro Ozu, ise apartmanda ölen birinin evine taşınan entellektüel ve kibar bir Japon iş adamıdır. Paloma ile beraber Renee Michel'in, herkesin sandığı gibi sıradan bir kapıcı olmadığını hemen anlar.






Yaşamaya Değer (Le Hérisson) - 2009


Kitabın konusuna daha fazla değinmek istemiyorum. Hikayesiyle, kültür senteziyle, karakter analizi ve betimlemeleriyle, edebiyatla, centilmenlikle ve felsefeyle,özellikle felsefe ile, önyargıları halı gibi yere seren ve fazlaca düşündüren bu başyapıtı şiddetle okumanızı tavsiye ederim. Oldukça akıcı olan romanın bir felsefe profesörü tarafından yazıldığını, okurken daha iyi anlayacaksınız diye düşünüyorum.







Okurken altını çizdiklerim 😊,

" Güvensizliklerimizi birbirimizle paylaşaydık, taze fasulye ile C vitamininin, hayvanı besleseler bile yaşamı kurtarmadığını ve ruhu beslemediklerini kendimize söyleyebilmek için kendi aramızda bir araya gelebilseydik ne iyi olurdu." - Paloma

" Güzellik nerededir? Diğerleri gibi ölmeye mahkum büyük şeylerin içinde mi, yoksa hiçbir iddiada bulunmadan, anın içine bir sonsuzluk tomurcuğu yerleştirmeyi bilen küçük şeylerde mi?" - Renee Michel

"Yaşamımızın mutlu anları böyle akıp gider. Kararın ve niyetin yükünden kurtulmuş bir halde kendi iç denizlerimizde dolanırken, çeşitli hareketlerimize sanki başkasının eylemleriymiş gibi tanık oluruz ve yine de iradedışının yetkinliğine hayran kalırız." - Renee Michel

" Ama yarından çekinmenin nedeni şimdi ki zamanı inşa etmeyi bilmemektir ve şimdiki zamanı inşa etmek bilinmeyince, bunun yarın yapılabileceği söylenir, ama bu da berbat bir şeydir, çünkü yarının daima bugün olduğunu görmüyor musunuz? Bu yüzden bütün bunları unutmamak gerek. Yaşlanacağımız kesin. Bunun güzel, iyi , neşeli olmayacağı da kesin. Önemli olanın şimdiki zaman olduğunu kendimize söylemeliyiz; Şimdi,bir şeyi, ne pahasına olursa olsun, bütün gücümüzle inşa etmek. Her gün kendimizi aşmak için, kendimizi ölümsüz kılmak için, huzurevi daima aklımızda olmalıdır. Herkes kendi Everest'ine adım adım tırmanmalıdır, hem de öyle tırmanmalıdır ki her adım biraz sonsuzluk olmalıdır. Gelecek zaman, yaşayanların gerçek projeleriyle şimdiki zamanı inşa etmeye yarar." - Paloma

" Dünyanın gerçek hareketi sakın ezgi olmasın" - Paloma

"Ama sürekli arzulamak, çok bitkinlik vericidir... Bir süre sonra arayışsız bir zevke özlem duyarız. Güzelliğin amaç ya da proje değil, doğamızın bizzat gerçekliği olacağı, ne başlayacak ne bitecek bir mutluluk durumu arzularız." - Renee Michel

" Kendi kendime dedim ki; İnsan bir sağ eli olduğunu bilmezden gelebiliyorsa, karşısındaki insanı görmezden gelmek ne olabilir? İnsanın olumsuz bir kalbi, içi boş bir ruhu olabilir mi?" - Paloma

" İnsanın yaşamını açması ruhunu teslim etmek demek değil" - Renee Michel

" Yaz yağmuru nedir biliyor musunuz? Önce, yaz göğünü patlatıp çatlatan saf güzellik, kalbi ele geçiren saygılı kaygı, yüceliğin bile ortasındayken kendini pek gülünç hissetmek, nesnelerin haşmeti karşısında pek kırılgan ve şişkin hissetmek, dünyanın cömertliği karşısında şaşkın, kendini kaptırmış, aşırı hoşnut hissetmek.......Böylece, bazı yaz yağmurları, bizim içimize, kalbimizle çarpan yeni bir kalp gibi demir atarlar." - Renee Michel

" Kim inanabilir bal yapabileceğine arıların yazgısını paylaşmadan" - Paloma

" En büyük öfke, en büyük yoksunluk, kültürler arasında, bağdaşmaz semboller arasında tereddüt geçirmektir, bir kültüre sahip olamama duygusudur. İnsan nerede olduğunu bilmezse nasıl var olabilir." -Renee Michel

" Başlangıçta pek anlamasam da: Çünkü bu bir zaman ve gül sorunu. Çünkü güzel olan şey, geçerken yakalanandır...... Canlı olmak belki de budur: Ölen anların ardından koşmak." - Paloma

" Kavrulmuş gözlerin üzerinde hangi yeni gözbebekleri vardır? Savaş nerede başlar, mücadele nerede biter?..... İşte o zaman, bir kamelya."  -Renee Michel

" Ölmeden önce ne yaşamak gerektiğini artık biliyorum. Size söyleyebilirim. Ölmeden önce yaşanması gereken şey, ışığa dönüşen bir sağanak yağmur."  -Renee Michel

" Çözmeyi kafaya koyan için Tanrı'nın yolları gayet açık." -Renee Michel


Kitaptan bir sahne;

Renee Michel, Kakuro Ozu ile ilk karşılaştıkları konuşmada olağan diyaloglarının içinde Anna Karenina romanının başlangıç cümlesi ile birebir bir cümle kurar.

"Biliyorsunuz bütün mutlu aileler birbirine benzer."

Kakuro Ozu ise kitaptaki cümlenin devamı olan cümle ile devam ederek karşılık verir;

"Her mutsuz aileninse kendine özgü bir mutsuzluğu vardır."

Böylece Michel'in sıradan bir kapıcı olmadığını daha ilk karşılaşmada anlar.

  






Hiç yorum yok:

Yorum Gönder